slightly used book on grey textile

Kitaplarınız beni kurtardı, bir kahve içmek için beş dakikanız var mı?

Tıpkı felaketlere karşı yapılmış muskalar gibi hikâyelerine ve yüzlerine tutunduğum tüm yazarlara içimden bunu söyleyip dururum. Kitaplarınız beni kurtardı, bir kahve içmek için beş dakikanız var mı?

Kahve bahane tabii. Beni asıl ilgilendiren hiçbir şeyden yola çıkıp dünyaları kuran bütün o insanların cümlelerini alıp hayat zulama atmak. Maalesef çoğu bugün yaşamıyor, ama ne iyi ki geride kalan kitapları sayesinde dilediğim zaman hikâyelerine girip parlak sularını üstüme sıçratabiliyorum. Onlar sayesinde şimdiye dek binlerce hayat yaşadım, tüm gömülmüşleri kazıp geri çıkardım, adına "yaşam" dediğimiz o katı ve bölünmez sanılan kütlenin çözülüşünü gördüm. Ben bu yazarlara bir kahveden çok daha fazlasını borçluyum, orası kesin. Yine de kalbimdeki uyuşukluğu eriten bütün bu insanlar ve onların kitapları hakkında tam da bu sayfada bir şeyler yazmayı istedim.

Biliyorum, dünyanın yükü omuzlarınızda. Hayat bu. Pek o kadar kolay akmıyor. Fakat hikâyelerden öğrendiğim bir şey var ki o da şu; hayatı biz yaparız. Bilgelik ya da bazen sadece doğal mutluluk bir roman formatında yaşamın içine gömülüdür, zihinsel bir blok halinde katılaşıp gitmek yerine anlatının akışında erimek de mümkün yani. Bugüne kadar neden kimse bir edebiyat tanrısı icat etmedi bilmiyorum, oysa ben şahsen hep onu arayıp durdum. Hani varsa öyle bir tanrı, kesinlikle onun işlerine hayranım. Kendisini biraz da bu dijital sayfalar arasında aramak isterim. Belki siz de bana katılırsınız, belki onu bulur ve hep birlikte bir kahve içeriz, yanında bir tabak Proust kurabiyesiyle.